Bu kalp üzülmeye mahkum bir kalp
Selam, nasılsınız?
Ben aslında çok kötüyüm. Bir haftadır aralıksız ağlıyorum ve kendimi berbat hissediyorum. Bunun nedenini de uzun uzun anlatmaya geldim. Nedendir bilmiyorum, ama burası böyle kalbim kırıldığında içimi dökmek için aklıma gelen bir yer oldu. Aslında bunun için günlük tutuyorum ama burası bir ayrı geliyor. Her neyse.
Benim yine lovesal konularda kalbim kırık. Size olayı başından itibaren anlatayım.
Olayın başrolü erkek için Z harfini kullanıcam.
Bu Z ile biz geçen yıl okul festivalinde birkaç kez bakıştık ve birkaç küçük olayımız oldu. Ben o festivalde bu Z'yi beğenmiş ve gözüme kestirmiştim. O gün Z festival ekibinde görevli olduğu için onu bol bol görmüştüm.
Neyse biz sonrasında instagramda takipleştik. Çok çok sonrasında bu deprem sebebiyle okullar online olunca Z twitterda bir şey paylaşmıştı. Ben de Z'nin arkadaşı ile twitterda takipleşiyordum ve bu arkadaşı Z'nin tivitini rtlemişti. Ben de oradan beğendikten 5 dakika sonra Z beni twitterdan takip etti, ben de onu ettim.
Sonra Z benim instada storylerimi beğenmeye başladı. Ben de onu yakın arkadaşlara ekledim. Bir zaman sonra fark ettim ki twitterda sadece benim paylaştığım tivitleri beğeniyor, başka hiçbir şey beğenmiyor. 16 tane peş peşe benim tivitim beğenili mesela.
Bir gün artık benim de üstüme alınıp bahaneyle mesaj atabileceğim bir tivit attı. Hiç unutmam 3 Mayıs günü. Ben de dmden yazdım ona ve biz konuşmaya başladık. Üzülmek istemediğim için başta temkinli yaklaştım. İki kere whatsappa geçmek için bir bahane öne sürdü ama ben her seferinde salağa yatıp olayı geçiştirdim. Çünkü wpye geçmek demek flörtü resmileştirmek demekti ve ben bunu yaptıktan sonra üzülmekten korktuğum için yapmadım.
Bir süre sonra artık ben de "tamam ya eminim" dediğimde wpye geçtik. Peşi sıra da snapchatten ekleştik. Snapchati pek kullanmıyordu ama biz gün içinde full snapleşerek konuşuyorduk. Şöyle düşünün günde 100 küsür snap atıyordu bana, ben de aynı şekilde ona. Uyuduğumuz zamanlar harici full birbirimizi görüyorduk anlayacağınız.
Biz konuşmaya başladığımız tarihte o memleketindeydi ve seçimler vs derken İstanbul'a bir türlü gelemedi. Geldiğinde de okulun yine festival zamanıydı ve o da festivalde görevliydi. 3 gün sürüyordu festival. Cuma, cumartesi ve pazar. Ben cuma ve cumartesi günkü etkinliklere gelmeyecektim ama cuma günü sabahtan dersim olduğu için okulda olacaktım. O da dedi ki "öğleden sonra festival ile ilgili işlerim var ama sabahtan gelirim görüşürüz."
Çook heyecanlandım. O günü iple çektim. Ama cuma günü benim için büyük bir hüsrandı. Çünkü dediği saatten zaten geç geldi ve hemen festival işleri ile uğraşmaya başladı. Bana birkaç kez durum güncellemesi yaptı "Çok yoğunum" diye ama görüyordum, az ötemde arkadaşlarıyla oturuyordu. Ve birkaç kez göz göze geldik, gözünü kaçırdı. BİR BAŞ SELAMI BİLE VERMEDİ GÖRMEMEZLİKTEN GELDİ BENİ.
Her neyse.
Sonra bana o gün akşama doğru 4 gibi yazdı. "Çok oturamayız 10 dakikam var ama konuşalım"
Çok sinirlendim buna. Geçiştiriliyormuşum gibi hissettim. Ve o sinirle "Ya en iyisi sen işlerini hallet biz başka zaman görüşelim" dedim. "Peki sen bilirsin" dedi ve konu kapandı. İnanılmaz üzüldüm o gün. Günün devamında arkadaşım modumu yerine getirmek için beni bir yerlere götürdü. Bu Z ile birbirimize nispet yapar gibi snapler attık bu süre zarfında. Ben snap atıyordum mutluyum diye, peşimden hemen o snap atıyordu.
Sonra biz cumartesi akşamına kadar hiç konuşmadık. Cumartesi akşamı bana "Konuşmamız gerekenler var bence" yazdı. Ben de ona katıldım ve bana "Kendimi burada mı açıklayayım yoksa yarın okulda yüz yüzeyken mi anlatayım" dedi. İmalı bir şekilde "Yarın konuşamayız falan sen bana buradan anlat" dedim. Konuştuk, tartıştık, biraz daha kavga ettik, birbirimizin biraz daha kalbini kırdık. En sonunda kalp kırdığımız için özür dileyip konuşarak olayı tatlıya bağladık. Barıştık yani. Onun çabasıyla. Sonra 1 gündür beni görmediği için fotoğraf istedi, ben de atmayacağımı çok görmek istiyorsa ertesi gün yanıma gelip görebileceğini söyledim. Çocuk gibi ısrar etti falan. Başta atmadım, sonra attım. Şimdi fotoğraf istedi diyince yanlış anlamayın, hemen o an normal halimi attığım bir fotoğraf istedi. her zamanki klasik snaplerimizdendi.
Biz pazar günü yüz yüze de oturduk konuştuk bu arada. Her şey çok güzel geçti. Bayağı güldük eğlendik. Hatta biz Z ile konuşmayı bitirdiğimizde beni yakın arkadaşım aradı. Ona da "Çok güzel geçti oldu galiba" falan dedim, o derece iyiydi. Pazar günü festival sonrası evlere dağıldığımızda da biz konuşmaya devam ettik bu arada. Her zamanki gibi konuştuk ettik. Bakın pazar gününü pazartesi gününe bağlayan gece 3'e kadar konuştuk biz. Sonra ben pazartesi sabahı saat 8'de buna günaydın mesajı attım. Bizim rutin. Ya o ya da ben yazıyorduk. Ama bu benim mesajıma gün içinde asla bakmadı. Bir ara snap attı dışarıdaydı. Bu snapten birkaç saat sonra hayırdır ne oldu da yazmıyorsun anlamında bir mesaj attım. "Dinleniyorum" yazdı bana. Bu da şu sebepten: Pazar günü konuştuğumuzda galiba hasta olacağını söylemişti, ben de festival işleri bitince dinlenmesini söylemiştim. Ama bu "dinleniyorum" mesajının yalan olduğu birkaç saat önce attığı snapten belliydi. Ben de günaydın mesajıma cevap vermeyen ve sonra da böyle yazan birine üstelemeyip görüldü attım.
Sonra ben perşembe günü "bence bana bir açıklama yapman gerekiyor" diye bir mesaj attım. Hayatının kötü bir dönemindeymiş ve bu dönemde hayatına yeni birilerini dahil etmek istemiyormuş. Bunu pazardan pazartesi gününe birkaç saatte mi idrak ettiğini sordum. Yok, bir süredir düşünüyormuş beyfendi. O zaman neden en başında benimle bu kadar yakın olduğunu sordum. Buluşmadan sonraki adıma geçmek ve devam etmek istemediğini söyledi. Ben de kötü hayatında ona başarılar dileyip konuyu kapattım.
Ama o kadar anlamlandıramadım ki. Çünkü bakın bizim snaplerimizi, konuşmalarımızı görseniz dersiniz ki "bunlar çok aşık" Kısa bir süredir konuşuyorduk ama onunla konuşurken o kadar rahattım ki. O da aynı şekildeydi. Birbirimize tipimiz nasıl diye düşünmeden, karşı taraf bunu görse ne düşünür diye düşünmeden snap atıyorduk. Normalde en yakın arkadaşıma bile öyle fotoğraf atmam. Bakın bir gün gerçekten kendimi çok kötü hissediyordum, artık rimelim akmış saçımı tepede saçma sapan bir topuz yapmış bir haldeyim. O halimle bile Z'ye snap attım. Ne düşünür diye düşünmeden. Ki o halime bile çok tatlı şeyler söyledi.
Bir de bir gün öncesinde bu kadar iyiyken bir gün sonrasında bu şekilde ghostlanmak, ne bileyim, bir mantığa oturtamadım. 1 haftadır berbat bir durumdayım bu yüzden. Durmadan ağlıyorum, asla hareketli şarkı dinleyemiyorum hep acıklı şarkılardayım, gülümseyemiyorum. Festival ekibindeki çoğu arkadaşıyla takipleştiğim için bu sıralar full onun festival fotoğraflarını görüyorum ve bu beni inanılmaz tetikliyor. Görünce yine ağlıyorum.
Ben bu kadar güçsüz biri değildim. Bu halimi aslında kimseye de belli etmek istemiyorum. Ama elimde değil artık. O kadar kötüyüm ki, mutlu rolü yapmak beni daha da kötüleştiriyor.
Bilmiyorum ya, içimde neden olduğunu bilmeden bıraktığım bir açık kapı var. Geri gelecekmiş gibi hissediyorum. Geri gelip bana açıklama yapacakmış gibi hissediyorum. Ve o açıklama beni tatmin edecekmiş gibi hissediyorum. Bu his aslında çok korkunç. Böyle düşünmek ve sonucunda bunun olmayacağı ihtimalinin daha yüksek olduğunu idrak etmek beni daha çok yaralıyor. Ama elimde değil. Gerçekten elimde değil.
Tamamlanmamış bir şeyler var. Bizimle ilgili. Ve onun iyisiyle kötüsüyle tamamlanması gerekiyor. Bakın ben belirsizliklerden, sonuçsuz kalmış şeylerden nefret ederim. Yapılan her şeyin bir nedeni vardır, bir mantık çerçevesinde cevabı vardır. Ben bunları bilmezsem kafayı yerim. Kendim o hikayeyi tamamlamaya, senaryoyu noktalamaya çalışırım. Çoğunlukla her şeyde mantıklı bir açıklama bulurum ve öyle de çıkar. AMA BU KONUDA HİÇBİR MANTIKLI NOKTAYA ÇIKAMIYORUM. Ve bu beni o kadar kötü yapıyor ki anlatamam size.
Canım çok yanıyor, kalbim çok acıyor. İlk defa böyle olmuş olmam, hem de bu kadar kısa sürede sadece bir kere yüz yüze gelmiş olmamıza rağmen böyle olmuş olmam beni çok korkutuyor bir noktada. Nasıl oldu, inanın ben de bilmiyorum ama oldu işte. Durum bu, ben bu haldeyim. Karşı taraf ne halde, hiçbir fikrim yok. Süreç nasıl ilerleyecek, onu da bize ancak zaman gösterecek.
Öyle işte. Bir şey olursa yine gelir iç dökerim. Umalım ki o olacak olan şeyler beni mutlu etsin. Bu hikayeye mutlu bir son yazılsın...
Yorumlar
Yorum Gönder